![]() Hacked By DoĞ@N04-NEDA PERSİANMahkum | Mürrez | Density | RecLinq | Sploit | Zenix | Her Daim Nöbette! We Are DoĞ@N04SECURITY ARMY! | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
HABER ARA
EN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLAREN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARSON YORUMLANANLARHABER ARA
sinemason |
Kayan Kayana ...![]() 14 Aralyk 2010, 01:48 SON günlerde “Eksen Kayması” tamlaması siyasiler tarafından sık kullanılır oldu. TDK sözlüğünde eksen, “Üzerinde bir pozitif yön sayılan sonsuz doğru” olarak tanımlanır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 1945′lere kadar ülkemizin siyasi ekseni, yönü; Atatürkçü düşünce ve dev-imler ışığında halka dayalı, yönünü Batı uygar-lığına dönmüş, demokrasiyi amaçlayan, tam bağımsızlıkçı, çağdaş bilimi rehber edinmiş bir ülke yaratmak olmuştur. Daha yalın bir ifadeyle, cumhuriyetçi, devrimci, aydınlıkçı, laik, yenilikçi, demokratik, çağdaşlığı amaçlayan, uygar, barışçı, bilimi rehber edinmiş sosyal hukuk devleti anlayışıdır. Doğu ile Batı arasında bir kültür köprüsü olmamızı yadsımadan, hiçbir ulusa öykünmeden bu ilke ve anlayışlar siyasal eksenimizi oluşturmaktadır. Başka ülkeleri model örnek almakla ülkelerin yönetilemeyeceği gerçeği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Fakat İkinci Dünya Savaşı sonrası ülkemizi yöneten siyasal iktidarların başka ülkeleri model ülke seçtiği ve ekseni kaydırmaya yöneldiğine siyasi tarihimiz tanıktır. Sağa sola, oligarşik diktatörlüğe, faşizme, radikal ya da ılımlı İslama, Doğuya vb. olmuştur. Bu değişim ve kaymaların ilk örneklerine, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeni bir dünya oluşurken rastlıyoruz. O günlerde ülkeyi yönetenlerin özlemi “Küçük Amerika” olmaktır. Yönetenler yardım aldıkları bu ülkeye benzemek, kapitalizmi inşa etmek arzusundaydılar. Bu özlemleri bugünlere dek sürmüş olsa da kapitalistlerin kendilerini daha çok sevdiği aşikârdır. Wikileaks’te yayınlanan belgelerden ABD’nin kendisini daha çok sevdiği aşikârdır. Emperyalistlerin amacı, sömürü sistemlerini sürdürmektir. Unutulmamalıdır ki kapitalizm, gölgesinden faydalanmadığı ağacı dahi keser. Bir ara Japonya model ülke oldu… Özal’ın kendi ekonomik reformlarını “Japon mucizesi” olarak adlandırması başka nasıl yorumlanabilir? Biz sık sık model değiştirdik. Bir ara Güney Kore, modelimiz haline geldi… Sonra Avrupa Birliği’ne gıptayla baktık. Girdik, imzaladık, giriyoruz diye AKP hükümeti döneminde bile kutlamalar yaptık, şenlikler düzenledik. Hatta ‘Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi olur muyuz?’u tartışmaya başladık. Şimdilerde ekonomik anlamda batan bu ülkelere bir zamanlar gıptayla bakıyorduk. Sosyal demokratlarımız ise İskandinav modelini çok severlerdi. Olumsuz örnekleri de tartıştık. Dinsel muhafaza-kârlığın yükselmesinden tedirgin olanlarımızın en büyük korkusu, İran’a benzemekti. Bir ara ‘Malezya olur muyuz?’u tartıştık. Aslında bu durumdan korkanlar haksız da sayılmazlardı. AKP iktidarda idi. Dış politikaya bakan Davutoğlu, Neo-Osmanlıcılık anlayışından çarçabuk vazgeçti. Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamak isteyen ABD, AKP eliyle ılımlı İslam Projesi’ni uygulamaya koydu. Irak’a girip orada bir tampon oluşturmak isteyen ABD bunu gerçekleştirdi. Laiklik yanlıları, milyonlarca insanın katıldığı Cumhuriyet Mitingleri düzenlediler. Toplum bölündü; ılımlı İslam, insanlarımızın cemaatlere kaymasını hızlandırdı. Bir kısım yurttaşlarımız cemaat-tarikat yapılanmasını sivil toplumun, dolayısıyla demokrasinin genişlemesi şeklinde yorumlarken; laisizmi savunanlar, bu cemaatlerin, özünde anti-demokratik örgütlenmeler olduğunu ve orta çağa ait değer sistemlerinin taşıyıcıları olarak toplumsal ve siyasi gericiliği besleyeceği endişesini taşıdılar, taşıyorlar. Türban ve halk oylaması süreci toplumda bir ayrışma yarattı. Oysa 20–25 yıl öncesine kadar cemaat ve tari-katlar bu denli etkin değillerdi. Wikileaks de yayınlanan ABD raporlarında da, AKP içinde 80′e yakın milletvekilinin Fethullahçı olduğu ve İslam devleti kurma yolunda ilerledikleri açıklanması ürkütücü. Diğer cemaat ve tarikatlara yakın olanlarla birlikte bu sayı nereye ulaşır, bilemiyorum. Dış politikada Doğuya doğru bir eksen kayması yaşandığı söylemleri de seslendiriliyor. Dünya çabuk değişiyor, ekonomilerde öyle… Japonya durgunluktan çıkamadı. Sovyetler tarih sahnesinde yok, Güney Kore ekonomik çöküntünün yaralarını sarmaya çalışıyor, İrlanda, Yuna-nistan, Portekiz, İspanya iflasın eşiğinde… İskandinavlar neo-liberalizmin budadığı sosyal devleti yeniden yapılandırmaya çalışırken, ülkelerinde gelişen ırkçı hareketlerle uğraşıyorlar. Avrupa Birliği ayakta, Fransa’da gençler sokakta. Son günlerde AKP iktidarı, ekonomimizi güllük gülistanlık gösterme çabasındalar. Ülkemizin dünyanın yeni model ülkesi haline geldiğini, ekonomik mucizeler yarattığını söylüyorlar. Dileriz, Allah sonumuzu model aldığımız ülkelere benzetmez. Yazımızı bir fıkrayla bitirelim. 70′li yıllar…. Muhtıralar, darbeler, olaylı yılları yaşıyoruz. Radyolar revaçta. Amerika’nın sesi: “Türkiye muhafazakârlaşıyor, sağa kayıyor. Bizim çocuklar her an iktidara gelebilir.” Moskova radyosu: “Türkiye yaşadığı faşizmden çıkacak ve sola kayacak.” Suidi Arabistan radyosu: “Türkiye radikal İslam’a kayıyor.” Sofya radyosu: “Türkiye sola kayıyor.” Başka radyolardan: “Sağa, sola, Doğuya, faşizme kayıyor.” Sesler karışıyor. Ankara radyosundan bir ses: “Türkiye hepinize kayıyor.” Hoşça kalın, dostça kalın... Bu haber 2956 defa okunmuştur.
|
GALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERYGALERY |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
www.efesinefesi.com efes selçuk torbalı kuşadası haber portalı Altyapy: MyDesign Haber Sistemi |